burada HAYAT var!
Web Sitemize Hoş Geldiniz

Göç

384

GÖÇ ”sorundan soruna taşınım”

 

İstanbul, bölgeler arası ekonomik açıdan dengesizliğin bir yansıması olarak ellili yıllardan beri Türkiye’yi yönetenlerin önüne çıkan bir sorun olarak durmaktadır.

İstanbul’a göçü sadece sayısal olarak insanların bir yerden bir yere taşınması olarak göremeyiz. Her yıl 500 bin insanın taşındığı bir kent sadece yerleşim ve ulaşım sorunu ile karşı karşıya değildir. Kaldı ki, deprem güvenliği açısından da İstanbul da bu kadar insanı tutmak sağlıklı bir yönetim anlayışı değildir. İstanbul’a göçün başta ekonomik olmak üzere sosyal ve siyasal boyutu olan, başladığı yer olan Anadolu’dan, bittiği yer olan İstanbul’a adeta sorundan soruna taşınma şeklinde sürüp gitmektedir.

Bu nedenle İstanbul’daki sorunlar yumağını çözmek için işe Anadolu’dan başlamak gerektiğini bilincine ulaşılmadığı sürece İstanbul’la ilgili çözüm önerileri hep yüzeysel kalmaya mahkûm olacaktır.

Anadolu’dan İstanbul’a taşınmanın bir takım İdari tedbirlerle engellemek mümkün değildir. Her ne kadar Başbakan şimdilerde dile getirmese de ara ara değişik mekânlarda “İstanbul’a Vize Koyulması” düşüncesi sorunun yolunu değiştirmekten öte bir anlamı bulunmamaktadır. Kaldı ki bir yandan İstanbul’a Vize konulmasını dile getirenlerin diğer yanda Merkez bankasını İstanbul’a taşıma girişimi, tutarsız ve söylenenle yapılanın çeliştiğine örnek bir duruş olduğu ortadadır. Ayrıca başka ülkelerin vatandaşlarına vize kaldırmış Türkiye’nin, kendi ülkesinin insanlarına İstanbul’a girmelerini vizeye bağlamak, uygulamada yaşama geçirilmesi zor bir girişim olmaktan öteye gidemeyecektir.

Şu gerçek artık ortaya çıkmıştır ki, İstanbul’u büyüten özel sektör değildir. Bizzat devletin kendisidir. Devlet İstanbul’dan Anadolu’ya taşınmanın yolunu belirlemelidir. Örneğin;

* Birçok yatılı eğitim veren eğitim kuruluşu Anadolu’daki birçok kente taşınabilir.

*İstanbul’a özel de olsa yeni üniversite yapılmasına müsaade edilmemelidir.

* Hatta üniversitelerin bazı bölümleri veteriner, orman, ziraat fakülteleri gibi birçok fakülte Anadolu’daki üniversitelere aktarılabilir.

*Ayrıca çocuk yetiştirme yurtları, huzurevi, bedensel ve zihinsel özürlülerin bakım üniteleri uzun süreli sağlık tedavilerinin yapıldığı sanatoryum, ruh ve sınır hastalıkları tedavi merkezleri ve benzeri kuruluşlarında İstanbul dışına taşınabilir. Bu durum, hizmetin yapılmasında ve kalitesinde her hangi bir olumsuz etki yaratmayacaktır.

*Aynı şey Askeri alanda da görülmektedir. Anadolu’daki üç dikimevi kapatılıp, İstanbul’a taşınması yanlış bir uygulamadır.. Askeri eğitim kuruluşlarından özel nitelikli olanlar dışındaki eğitim merkezleri İstanbul dışına aktarılabilir.

*İstanbul çevresindeki birçok fabrika ekonomik ömrünü tamamlamış durumdadır. Yenileme işlemleri yerine verilecek teşvikle Anadolu’daki illerde üretimleri özendirilebilir.

*Emekli olanlardan Anadolu’ya yerleşmek isteyenlere taşınma yardımı ile Anadolu’daki bir yerden yerleşmek amacı ile konut edineceklere özel indirimli konut edinme yardımı sağlanabilir.

        Gelişme havzaları belirlenmelidir.

*Şimdilerde uygulanan yatırım teşvik sistemi yanlıştır. Batıdaki iller dururken kimsenin doğuya yatırım yapması beklenemez. Bu nedenle dünyada ve ülkemizdeki gelişme bölgelerine baktığımızda gelişme havza bölgeleri oluşturulduğunu görmekteyiz. Marmara’da Çorlu-İstanbul-Kocaeli hattındaki havza buna en iyi örnektir. Bu kadar olmasa da Bursa-Bilecik-Eskişehir ile Mersin –Adana-Gaziantep hattında da benzer bir sanayileşme havzalaşması görülmektedir.

Avrupa da ve diğer gelişmiş ülkelerde gelişmemiş bölgeler için özel kalkınma bölgeleri oluşturulduğu ve burada sağlanan özendirici önlemlerin uzun süreli sürdürülerek başarı kazanmış oldukları görülmektedir.

Türkiye de de iç batı için Uşak-Kütahya – Afyon, orta Anadolu için Sivas-Kayseri-Malatya ve Güney Doğu Anadolu için Siirt-Batman- Mardin illerinin sanayi gelişme havzaları ilan edilmeleri durumunda, İstanbul’dan Anadolu’ya göç kaynağında önlenirken diğer yandan da Bölgeler arası gelişmişliğin dengelenmesi sağlanmış olunacaktır.

Tarımın geliştirilmesi açısından da Bitlis-Bingöl-Muş-Ağrı -Van illeri küçükbaş hayvancılık geliştirme havzası, Kars-Ardahan-Bayburt Büyükbaş hayvancılık gelişme havzası Urfa-Diyarbakır-Adıyaman illeri sulu tarım geliştirme bölgesi alanı olarak özel teşvikle donatılabilir.

Ayrıca kırsal alanda yerleşimi ekonomik kılmak ve özendirmek amacı ile seçilecek 5000 köyde küçükbaş hayvan üretiminin teşvik edilmesi planlanabilir.

5000 köyde 5000 koyun- projesi ile kısa sürede devlet tarafından 25 milyon küçükbaş koyun ve keçinin devlet tarafından üretimi sağlanarak özellikle orta doğunun et ihtiyacının sağlanmasında Türkiye köylüsünün konumlandırılması sağlanmış olunacaktır

Uygulanacak bir planlama ile kısa sürede bir yanda İstanbul’a göç dururken, diğer yanda da Anadolu’nun ekonomik açıdan kalkınması sağlanmış olunacaktır. Sorunlar ancak “birlikte çözüm- birlikte kalkınma” anlayışı egemen kılındığında çözülebilecektir.

 

Av. İsmail Hakkı Konar

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.

Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmek Mesajları Oku