burada HAYAT var!
Web Sitemize Hoş Geldiniz

Bizler Umursamalıyız

245

BİZLER UMURSAMALIYIZ…

 

Küresel ısınmanın verdiği değişikliklerin etkilerini artık ülkemizde de hissetmeye başladık. Son günlerde seller getiren yağmurların ardından bunaltan sıcakların geleceğini meteoroloji uzmanları müjdelemektedirler.

İstanbul ‘un depreme olduğu gibi bu konuda da hazırlıksız olduğunu yaşayarak öğrendik. İstanbul’un kıyı kapma hevesi yüzünden ve denize paralel yapılaşmalar ve yol götürümleri sonucu yağmur suları asfalt üzerinden eğimin akışına uygun olarak kıyı yollarda toplandı. İstenmeyen görüntüler ortaya çıktı.

Bu görüntüler her zaman can kayıpsız gitmeyebilir. Nitekim geçtiğimiz yıllarda Ayamama deresinin taşması sonucu onlarca insanımızı yitirmek durumunda kaldık.

Her olaya “bu işin doğasında vardır” sözü ile yetkililerin sorumluluğunu hafifletemeyiz. Yaşanılan örnekleri ile gördük ki, zamanında alınmayan önlemler bazen doğal olayların afetlerle sonuçlanmasına neden olmaktadır.

İstanbul büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerinin acil olarak, bu konuda bir çalışma içerisine girip değişen iklim koşulları ve yapılacak konuları öncelikli olanlardan başlamak üzere bir planlamaya gitmesi gereği artık gün gibi ortada durmaktadır.

Toplanılan çevre ve temizlik vergilerinin ancak beşte birinin gerçek amacına harcandığı gerçeği karşısında, biz kent yerleşiklerinin öz denetim akışını hızlandırmak için belediyelere baskı yapacak çalışmalar içerisine girmeleri gerekmektedir.

Kente sahip çıkmanın yolu sadece seçimden seçime bir partinin hizmet akışına ya da vaatlerine bakıp oy verdikten sonra benim görevim bitti diyip bir sonraki seçim sürecini beklemek değildir. Bu kentin yaşayanları olarak olumsuzluklardan etkilenen bizleriz.Evine işyerine su dolan,yollarda mahsur kalan bizler olduğumuza göre, sorunun bize kendisini  hatırlatmasına gerek duymadan, önlemlerin alınması için belediyeler üzerindeki baskılarımızı, sivil toplum kuruluşlarımız aracılığı ile yapmamız gerekmektedir..

İnsanlarımız “kendi yerine konuşacak-kendi yerine dövüşecek-“adam arama anlayışından anlayışından sıyrılmadıkça çağdaş toplum olma özelliğine kavuşamayacakları bilincine ermelidirler. Hepimiz öncelikle bir konuda benzer düşünen insanlarla bir araya gelip, sokağımızdan ve  mahallemizden başlayarak örgütlenmeliyiz,  sivil toplum kuruluşlarının baskı gücünü kullanarak, belediyeler üzerinde özdenetim kurulması yoluna gidileceği bilincine kavuşmalıyız.

İstanbul insanı olası bir depremi ve bu kıyamet gününü de her an yaşayacağını bilmektedir. Ancak bu gerçeğe rağmen, bu yerel seçimlerde, hiçbir aday bu konuda ne bir proje gösterebildi ne de öneri getirebildi. Depremde toplanma alanlarının çoğunun getirim hırsı ile satıldığı gerçeği karşısında kimseden hesap sormadık. Türkiye’nin genel siyaset havasında yerel konularla ilgisi olmayan bir havada seçimlerin götürülmesine seçileni ile seçeni ile katkı koyduk.

Seçim dönemi bitti. Geçim dönemi geldi. Gerçekler yüzümüze çarpılmaya başladı. Depreme hazırlıksız bir İstanbul, değişen iklim koşulları karşısında şaşkın bir İstanbul görüntüleri apaçık ortaya çıkmış oldu. Olası bir deprem anında insanların neler yapması gerektiği konusunda yapılan bir anket sonucu, tüyler ürpertecek düzeydedir. İnsanlarımızın %92 si bir deprem anında  ne yapacağını bilemediğini söylemiştir. Yine eviniz ya da işyerinizde deprem için acil yardım çantanız var mı sorusuna insanların %97 si hayır cevabı vermiştir.

Örnekleri ile gördük ve yaşamaktayız ki, felaketlerde can ve mal kaybını artıran en önemli etkenlerin başında, felaket anında ne tür bir hareket yapacağımızın bilincinde ve bilgisinde değiliz. Gökçeada depreminde yaralananların nerede ise tamamının bilinçsiz hareketten kaynaklandığını gördük. Sanki insanları deprem değil, kendi hareketleri yaralamış oldu.

Bu konuda insanlarımızı sadece okullarda öğrencilere göstermelik deprem tatbikatları yaparak bilinçlendiremeyiz. Yetişkin nüfusun bilgilendirilmesi konusunda, üst yönetim ve yerel yönetim işbirliği artırılmalıdır. “İlk yardım- zor yaşama uyum” kursları ile olası bir afet anında olabilecek zararları en aza indirebiliriz.

Düğünümüze geldi diye ya da özel günlerde bizi hatırladı diye göklere çıkardığımız belediye başkanımız, bizim için iyi bir yönetici midir? Yoksa olası bir depreme karşı, hem yaşam alanlarımızı gözden geçirmeyen, hem de deprem ve diğer felaketler karşısından bizlerin yaşama tutunmamızı sağlayacak becerileri kazandırmamış olduğundan yaralanmamıza ya da ölmemize neden olacak üst ya da yerel yönetici daha iyidir, gerçeğini gözden geçirmek durumundayız.

Unutmayalım! Öncelikle “kendimizi ve kentimizi” bizler umursamalıyız ki, bu kenti yönetenlerde bizleri ve kentimizi umursayarak görev yapsınlar.

 

 

Av.İsmail Hakkı Konar

Araştırmacı Yazar

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.

Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmek Mesajları Oku